
11 Şubat 2021 akşam saatlerinde İzmir Alaçatı ve Balıkesir Ayvalık’ta meydana gelen hortumlar hakkında üyemiz Abdullah KAHRAMAN’ın açıklaması:

Orta Akdeniz üzerinden gelen bir alçak basınç sistemine bağlı soğuk cephe hattında ve önünde oluşan sağanak hattı, Ege kıyılarımızdan giriş yapmış ve Trakya ile Ege Bölgesi’nin batısını etkilemiştir.
Bu sağanak hattı üzerinde bazı hücreler süper hücre karakteristiği göstermiş, İzmir Alaçatı ve Balıkesir Ayvalık’ta hortumlara, Urla’da 5~6 cm çapa erişen büyüklükte dolu yağışına neden olmuştur.
Deniz üzerinde kıyıya yakın bölgede kuvvetli güneyli rüzgarlarla taşınan nem (6~8 g/kg), orta troposferde uygun düşey sıcaklık farkı ile birlikte zayıf-orta düzeyde kararsızlık (400~800 J/kg MLCAPE) oluşturmuştur.
Kuvvetli rüzgar kayması (0-6 km için 25~30 m/s) çevre koşullarında oluşan fırtınalar, kara içerisine ulaştığında hızla zayıflamış ve sönümlenmiştir.
Süper hücre varlığı koşulunda, özellikle aşağı seviyedeki yönsel ve hızsal rüzgar kayması (0-1 km için 10~15 m/s ve >150 m2/s2 SREH01), karaya çıkıştaki topoğrafya etkileşimiyle beraber hortum oluşumu için uygun çevre koşullarını mevcut hale getirmiştir.
Bahsedilen çevre koşulları ve sinoptik paternler, Ege kıyılarımızda bilinen bir mekanizma ile hortumlara neden olmuştur (Kahraman ve Markowski 2014, Kahraman vd. 2017).
Hortum kayıtlarının günümüze göre çok daha ender olduğu 1979-2013 arasında bile, Şubat ayında Orta Akdeniz’den gelen siklonlarla birlikte iki vakada (Kahraman, 2020) mezosiklonik hortum görülmüştür.
Bu hortumlar bölgesellik, mevsimsellik ve meteorolojik süreçler bakımından sürpriz değildir.
Ülkemizde gerçekleşen meteorolojik afetlerin akabinde, konunun hızla iklim değişikliğine bağlanması adet haline gelmiştir. İklim değişikliği elbette meteorolojik ekstremlerin artışını büyük ölçüde etkilemektedir, ancak hiçbir tekil hadise, bilimsel çalışma yapılmadan doğrudan iklim değişikliğine bağlanamaz.
Öncelikle iklimin değişmemiş haliyle de hortumların bu coğrafyaya ait bir özellik olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Karbon salınımının minimal düzeyde olduğu tarihi kayıtlara bakıldığında (Kahraman ve Markowski 2014), 1818 kışında Çeşme’de bir hortumun evleri yıktığı, ağaçları kökünden söktüğü, 13 kişi ve 50 küçükbaş hayvanı denize savurduğu kaydı da mevcuttur.
Öte yandan, özellikle şiddetli konvektif fırtınaların sıklığının iklimle değişmesi konusu belirsizliği yüksek, bölgesel olarak da değişken bir konudur.
Yapılan yeni bir çalışma, Türkiye kıyılarında şiddetli konvektif fırtınaların gelecekte artmasının, pek çok faktör yanında artan deniz suyu sıcaklıkları ile ilişkili olabileceğini göstermektedir (Kahraman vd 2020).
Kahraman, A., & Markowski, P. M. (2014). Tornado Climatology of Turkey, Monthly Weather Review, 142(6), 2345-2352. Retrieved Feb 13, 2021, from https://journals.ametsoc.org/view/journals/mwre/142/6/mwr-d-13-00364.1.xml
Kahraman, A., Kadioglu, M., & Markowski, P. M. (2017). Severe Convective Storm Environments in Turkey, Monthly Weather Review, 145(12), 4711-4725. Retrieved Feb 13, 2021, from https://journals.ametsoc.org/view/journals/mwre/145/12/mwr-d-16-0338.1.xml
Kahraman, A. (2020), Synoptic climatology of supercell‐type tornado and very large hail days in Turkey. Weather. https://doi.org/10.1002/wea.3829
Kahraman, A.; Ural, D.; Önol, B. Future Changes in Euro-Mediterranean Daytime Severe Thunderstorm Environments Based on an RCP8.5 Med-CORDEX Simulation. Atmosphere 2020, 11, 822. https://doi.org/10.3390/atmos11080822
TMMOB
METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Son Yorumlar