23 MART DÜNYA METEOROLOJİ GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN…

tarafından gönderildi

23 MART 2023
DÜNYA METEOROLOJİ GÜNÜ…

Bu özel gün için bir kutlama yapmak isterdik. Ancak özellikle 6 Şubat depremi, 15 Mart ve devamında meydana gelen yağışlar sonucu oluşan sel ve taşkınlar sonrasında kutlama yapacak bir “yüzümüzün” olmadığını, yıkıntılar altında kalan tüm insanlarımız haykırıyor. Fakat biz bunu gerçekten kulaklarımızla, yüreğimizle duyabiliyor muyuz?

Bildiğiniz gibi tüm dünyada her yılın 23 Mart günü “Dünya Meteoroloji Günü” olarak kutlanılmaktadır. Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO), 23 Mart 1950’de imzalanan kuruluş Sözleşmesinin yürürlüğe girmesini her yıl tüm dünyada belli bir konu ve çeşitli etkinlikler ile anmaktadır.

Birleşmiş Milletlerin uzman bir kuruluşu olan WMO, dünya atmosferinin durumunu, davranışını, kara ve okyanuslarla olan etkileşimini araştırır. Hava, iklim, toprak ve su kaynakları ile ilgili uluslararası işbirliği ve koordinasyonu sağlar.

Her Dünya Meteoroloji Günü; Ulusal Meteoroloji ve Hidroloji Servislerinin toplumların güvenliği ve esenliği için yaptıkları önemli katkıları ortaya koyan ulusal ve uluslararası etkinliklerle kutlanan bir gündür. Dünya Meteoroloji Günü için seçilen temalar, hava, iklim veya su ile ilgili güncel konuları yansıtmaktadır. Bu şekilde toplumlarda daha fazla farkındalık yaratarak sorunlara dikkat çekilmektedir.

WMO 2023 yılı Meteoroloji günü için ana tema olarak “Nesiller Boyunca Hava, İklim ve Suyun Geleceği” temasını seçmiştir.

Meteorolojik Erken Uyarı;

2022 yılı konusu “Erken Uyarı ve Erken Eylem” olarak belirlenmişti. Bu konunun seçilmesinin ana sebeplerinden biri özellikle plansız kentleşme ile birlikte artan doğal afetlere dikkat çekerek Afet Riskinin Azaltılması için “Hidrometeoroloji ve İklim” bilgilerinin önemini ortaya koyabilmekti.

2022 Dünya Meteoroloji Günü temasının “Erken Uyarı ve Erken Eylem” olması tüm yaşamları, yaşam kaynaklarını, su ve doğal kaynakları, kısaca dünyamızın geleceğini çok yakından ilgilendirmesi nedeniyle son derece önemliydi. Ancak 6 Şubat deprem felaketinden sonra sel ve taşkınlar sonucu yaşanan olaylardan da görebiliyoruz ki; ülkemizde bu konuda hiçbir adım atılmadığı tüm çıplaklığı ile ortadadır. Ülkemizde, WMO nun ana tema olarak seçtiği konuların günü birlik üzerinde konuşulan konular olarak kaldığı , 23 Mart’tan sonra hiç bir şey yapılmadığı çok net olarak anlaşılmaktadır..

Doğal Alanların Korunması;

2023 yılı için seçilen ana tema konusu geçmişteki konular ve yapılanlar ile birlikte ele alındığında, hava kirliliğinin sürekli artması, doğal alanların yok edilmesi ve su kaynaklarının kısaca suyun korunması konusunda yapılan/yapılacak eylem planlarını işaret etmektedir.

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri her yıl belli dönemde temiz su kaynaklarına erişim sağlayamamaktadır. Ülkemiz açısından bakıldığı zaman su stresi yaşayan bir ülke olduğumuz ve su kaynaklarını çok daha verimli kullanmak zorunda olduğumuz açıkça söylenebilir.

Kentlerimizin özellikle içme suyu konusunda yaşadıkları sorunların her geçen gün artmakta olduğu, bu konularda hiçbir önlem alınmadığı/alınamadığına tanıklık etmekteyiz.

Mevcut işleyiş sürecinde kentlerimizin susuz kalması kaçınılmazdır. Ama çok açık bilinmelidir ki; Susuzluk sorununun nedeni iklim değişimi olmayacaktır.

Kentlerin planlanmasında özellikle sanayi alanlarının yerleşimlerinin yanı sıra tüm büyük yapılaşmaların etkileri nedeniyle hava kirliliğinin sürekli arttığı bilinmektedir. Hava kirliliğinde özellikle ulaşımın etkisi bilinirken bu konuda da yeterli adımların atılmaması ise ayrı bir sorundur.

Arazi kullanımlarının geri dönüştürülemeyecek şekilde bozulması, doğal alanların ne kadar acımasızca tahrip edildiğine ilişkin çok büyük bir örnektir. Dünyanın her yerindeki ekstrem hava koşulları nedeniyle yaşanan sorunlar insanlığın çözmesi gereken en büyük sorun olarak karşımızdadır. Arazi kullanımında meteorolojik değerler dikkate alınmadığında, olağan olayların bile nasıl afete dönüştüğünü görmekte ve her geçen gün daha da ağır bedeller ödeyerek yaşamaktayız.

Dünyada “Sera gazı” üretiminin sürekli artması nedeniyle, insan kaynaklı iklim değişiminin uzun yıllar süreceği, bu durumun ekstrem meteorolojik olayları artıracağı bilinmektedir. Bunlar bilinen ve her kesim tarafından sürekli tekrar edilen konulardır. Ancak önleme ilişkin adımların atıldığını söyleyebilmek ise mümkün değildir.

İklim değişimine neden olan insan kaynaklı etkileri bir anda sonlandırabilmek mümkün olmadığına göre neler yapılabileceği temel soru haline gelmektedir. Bu kapsamda öncelikle değişimin şiddetini artıran faaliyetlerin kısıtlanması konusunda ciddi adımlar atılmalıdır.

İklim Değişimi ve uyum;

İklim değişimine neden olan faaliyetlerin azaltılması söylemleri ile birlikte , dikkatleri farklı noktalara çekmek amacıyla iklime dirençli yapılaşmalardan ya da iklim değişimine uyumlu yapılaşmalardan söz edilmektedir. Aynı şekilde ; yapılaşmaların yanı sıra iklim değişimine uyumlu tarımsal üretim söylemleri de gündeme getirilmektedir.

Burada uyumdan kast edilenin ne olduğunun anlaşılmasında sorun olduğu bilinmektedir.

Öncelikle bilinmesi gereken en önemli konu, mevcut iklim verilerini yani meteorolojik parametreleri dikkate almadan yapılan yapılaşmalar ve benzeri tüm faaliyetlerin iklim değişimine direncinden söz edilmesi ne kadar gerçekçidir? Her yıl sular altında kalan yapıların iklim değişimine direnci neyi ifade etmektedir?

İklim değişimi dikkate alınarak, tarım başta olmak üzere kentleşme gibi alanlarda nasıl bir politika oluşturulacağı konuşulurken, mevcut iklim unutulmaktadır. Oysa günümüzde meteorolojik olaylara bağlı olarak yaşanan afetlerin asıl nedeninin iklim değişikliğinden değil, mevcut iklime uygun planların ve yapılaşmaların olmamasından, dolayısı ile yanlış arazi kullanımlarından kaynaklandığı bilinmelidir.

Süper bilgisayarlar, uydular, radar teknolojisindeki ve bilimdeki gelişmeler, artan gözlem istasyonlarının sayısı ve kalitesi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hava tahminlerimizin doğruluğunu çok büyük ölçüde artırdı. Hava durumu uygulamaları ve Cep telefonları ile meteorolojik tahmin ve uyarılar en uzak bölgelere bile saniyeler içinde ulaşabilir hale geldi.

Ancak unutulmamalıdır ki doğru hava tahmini yapmak için öncelikle doğru gözlemler yapmak gerekmektedir. Şu anda hem kuzey yarım kürede, hem güney yarım kürede gözlem ağının yetersiz olduğu çok sayıda alanlar mevcuttur. Bu durum tüm tahmin modellerinin yeterli doğrulukla çalışamamasının en temel nedenidir.

Meteoroloji Alanındaki Korsanlar;

Son yıllarda, Meteorolojik hizmetlerin ürettiği bilgilere duyulan ihtiyaçların artmasından dolayı bu alanda, ilgisiz, bilgisiz kişiler ve kurumlar tarafından bilgiler sunulmaya çalışıldığı bilinmektedir.

Bazı internet sitelerinden ya da MGM bilgilerinden alıntılar yaparak eksik ve yanlış bilgiler ile sosyal medya üzerinden kamuoyuna kendini öne çıkararak bilgi pazarlamaya çalışanların sayıları hızlı bir şekilde artmaktadır.

Toplumuzda en tehlikeli iş, meslek alanı ve yetkisi olmayan kişilerin ve kurumların bu alanlarda faaliyet göstermeye çalışmasıdır. Özellikle basın ve yayın kuruluşlarının bu gibi kişilere müsaade etmemesi gerekir.

Ne yazık ki ülkemizde ” UZMANLIK ” kavramı ayağa düşmüş durumdadır. Son yıllarda yazılı ve görsel basında, sosyal medyada ve benzeri iletişim araçlarında kendisini özellikle “iklim uzmanı ” olarak tanıtarak demeçler verenlerin sayılarının hızlı bir şekilde arttığına tanıklık etmekteyiz. Halbuki tüm gelişmiş ülkelerde uzmanlığın belgesi “DİPLOMA veya SERTİFİKA ” dır. Bizler , sanal uzman kişilerin basın tarafından dikkate alınmaması gerektiğini sürekli söylesek de kanuni bir düzenleme olmadığı müddetçe kalıcı bir çözüm sağlayamayacağız.

Son günlerde özellikle deprem bölgesinde yaşanan sel ve taşkınlar konusunda bu gibi kişilerin yaydığı bilgilerin neden olacağı sorunları düşünebiliyor musunuz?

Gelinen süreç doğal alanlarımızın ile havamızın ve suyumuzun korunamadığını açıkça göstermektedir.
Fay hatları ile depremler ve dereler
, yağışlar öldürmüyor.

Doğa ile mücadele değil. Doğaya uyumlu yaşamak gerekir. Doğaya karşı direnmeyi hiçbir canlı kazanamamıştır.

Doğaya karşı direnmemek için, yerkürenin atmosferi ile yüzey ve iç özelliklerinin dikkate alınması yeterlidir.

Doğaya uyum için plan, proje ve tarımsal üretimler başta olmak üzere tüm faaliyetler başta meteoroloji olmak üzere bilime uygun olmalıdır.

Dünya Meteoroloji Günümüz Kutlu olsun.

TMMOB

METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram