İklim Bilimine Bakış

Yakın tarihli bir dizi rapor, daha iddialı iklim eylemi için toplumsal ve siyasi ivmenin arttığı bir ortamda, iklim değişikliği göstergelerinin hızlandığını vurguladı.
WMO’nun sponsorluğunu üstlendiği Dünya İklim Araştırma Programı, Future Earth ve Earth League tarafından yayınlanan On New Insights into Climate Science politika ve toplum için en son bulguların bir sentezini sağladı.
Bu raporda yer alan başlıca konular:
– Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak için iddialı emisyon kesintileri için geliştirilmiş modeller,
-Donmuş toprakların çözülmesinden kaynaklanan emisyonların beklenenden daha kötü olması beklentisi
-Ormansızlaşma nedeniyle tropikal karbon yutağının bozulması
İklim Değişikliği su krizini ciddi şekilde şiddetlendirecek olması
İklim değişikliği ruh sağlığımızı derinden etkileyebilme ihtimali
Hükümetler, COVID-19’dan dolayı oluşan yeşil bir iyileşme fırsatını değerlendirmemesi
“İklim değişikliğinin muhtemel etkileri, mevcut pandemi kadar ani ve geniş kapsamlı olma potansiyeline sahiptir. Bu raporda sunulan son araştırmalar, temiz suya erişim ve iyi bir zihinsel sağlık koşulları gibi insan sağlığı için temel gereksinimler üzerinde olumsuz etkilerin beklenebileceğini gösteriyor ”diye yazdı araştırmacılar.
Yeni Bakış raporu, küresel buz kaybının rekor bir oranda hızlandığını gösteren bir çalışmanın hemen ardından geldi.
Leeds Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmanın sonuçları, Dünya’nın 1994 ile 2017 yılları arasında 28 trilyon ton buz kaybettiğini ortaya koymaktadır. Bu rakam Birleşik Krallık’ın tamamını kaplayan 100 metre kalınlığındaki bir buz tabakasına eşdeğerdir..
Araştırma, uydu verilerini kullanarak yapılan küresel buz kaybı araştırmasının ilk örneğidir.
Üniversiteler liderliğindeki bilim insanları, Dünya’dan buz kaybı oranının 1990’larda yılda 0,8 trilyon tondan 2017 yılına kadar 1,3 trilyon tona çıkarak son otuz yılda belirgin bir şekilde arttığını buldular.
Science Advances’da yayınlanan yeni bir çalışma, ısınan kıyı sularının Grönland’ın buzullarını nasıl etkilediğini ve geri çekilmelerini nasıl hızlandırdığını ilk kez ölçtü.
Geçtiğimiz beş yıldır, NASA’nın Okyanusların inceleyen bilim insanları, denizde yok olan bu buzulları havadan ve gemiyle inceliyorlar. İncelenen 226 buzuldan 74’ünün derin fiyortlarda, 1992 ile 2017 yılları arasında Grönland’daki toplam buz kaybının (daha önce uydular tarafından izlendiği üzere) yaklaşık yarısını oluşturduğunu buldular.
Bu buzullar, bir fiyordun dibindeki ılık, tuzlu su tabakasının bir buzulun tabanını eriterek üstteki buzun parçalanmasına neden olması ile gerçekleşti. Buna karşılık, sığ fiyortlara veya sığ sırtlara uzanan 51 buzul, en az etkilenmeyi yaşadı ve toplam buz kaybına yalnızca% 15 katkıda bulundu.
Deniz buzu ve buzul kütlesi, okyanus ısısı ve sıcaklık artışı gibi iklim değişikliğinin temel göstergeleri arasındadır.
Ulusal Atmosferik Araştırma Merkezi’nden (NCAR) bilim insanlarını içeren bir araştırma ekibinin yaptığı yeni bir analize göre, okyanusun üst 2.000 metresindeki sıcaklıklar 2020’de rekor seviyeye ulaştı. Yukarı okyanus için kaydedilen en sıcak beş yılın tamamı 2015’ten itibaren yaşandı.
Advances in Atmospheric Science dergisinde yayınlanan yeni analizin sonuçları, Dünya’nın nasıl ısındığını daha da iyi göstermektedir. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinden kaynaklanan ek ısının yüzde 90’ından biraz daha fazlası okyanuslar tarafından emilmektedir.
Okyanus ısısı, El Niño gibi hava ve doğal iklim değişikliklerine tepki olarak değişebilen Dünya yüzeyindeki sıcaklıklar kadar dalgalanma göstermediği için iklim değişikliğinin değerli bir göstergesidir. Böylece insan faaliyetlerinden kaynaklanan kademeli ısı birikimini daha net bir şekilde ortaya koymaktadır.
1980’lerden beri birbirini izleyen her on yıl bir öncekinin en sıcak dönemiydi. 2011-2020 ise kaydedilen en sıcak on yıldı. WMO tarafından yayınlanan konsolide küresel sıcaklık sıralamasına göre 2020, kaydedilen en sıcak üç yıldan biri oldu.
TMMOB
METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Son Yorumlar