WMO COVID-19 Görev Ekibinin Mevsim güncellemesi

Photo: Niels Barto, Netherlands (WMO Calendar competition)

Kuzey Yarımküre’nin orta enlem ülkeleri COVID-19 pandemisinin ikinci kışına girerken, mevsimselliğin COVID-19 bulaşma riskinde oynadığı rol yeniden sahneye çıktı.

Hepsi olmasa da ılıman bölge ülkelerinin çoğu 2020-2021 kışında önemli COVID-19 zirvelerini yaşadı. 2021 sonbahar aylarının sonlarında da aynı bölgelerin yine bir çoğunda gerçekleşen vakalarda rahatsız edici bir artış oldu.

Bu artış aynı zamanda, yeni COVID-19 varyantları hem ülkeler arasında hem de aynı ülkede bölgeler arasında değişen aşılama oranlarının arka planında meydana geldi. Bu durum, diğer faktörlerle birlikte düşünüldüğünde mevsim koşullarının ve hava değişkenliğinin riskte önemli bir rol oynayıp oynamadığı, COVID-19 hazırlık ve müdahalesinde mevsimsel hastalık kalıplarının dikkate alınması gereken bir aşamada olup olmadığımız sorusunu da gündeme getirmektedir.

WMO’nun COVID-19 Pandemisinde Meteorolojik ve Hava Kalitesi Faktörleri ile ilgili Görev Ekibi ilk raporlarını Mart 2021 de yayınladı. Ocak 2021’in ortasından önce yayınlanan hakemli literatürü dikkate alan bu sentez, solunum yolu viral enfeksiyonlarının sıklıkla bir tür mevsimsellik sergilediği gibi iyi bilinen bir gerçeği vurguladı. Bununla birlikte rapor, solunum yolu viral enfeksiyonlarının mevsimselliğini yönlendiren altta yatan mekanizmaların henüz tam olarak anlaşılmadığını da ortaya koydu. COVID-19 pandemisinin ilk yılında bulaşma riski , mevsimselden faktörlerden daha çok davranış değişikliklerine bağlı oldu.

İlerleyen zaman içinde, COVID-19 pandemisinin mevsimsel değişimi üzerine araştırmalar hızla ilerledi. Araştırma gruplarının mevsimsellik bulguları diğer kafa karıştırıcı değişkenlerden izole etmesi için gereken zaman ve öğrenme ile birlikte, mevsimsel olarak aracılık edilen risk modellerini sağlam bir şekilde gösteren bir dizi epidemiyolojik çalışmanın yapılması gerçekleştirilerek, daha uzun ve daha güvenilir bir COVID-19 veri kaydı oluşturulmuştur.

Tamamlayıcı laboratuvar ve epidemiyolojik araştırmalar, virüsün çevresel duyarlılıklarını ve genel olarak mevcut mevsimsellik sonuçlarıyla da tutarlı olan gözlemlenen hastalık modellerini ortaya koymuştur. Bu çalışmalar, ılıman bölgelerde kışın bulaşma riskinin daha yüksek olduğuna işaret ediyor ve gerçekten de birçok orta enlem ülkesinde sonbahar ve kış aylarında ciddi enfeksiyon dalgaları yaşanıyor.

Bununla birlikte, 2021’in sıcak mevsimlerinde de birçok ülkede büyük COVID-19 bulaşma zirveleri gözlemlendi. Mevsimsellikten bağımsız olarak tehlikeli varyantlar ortaya çıktı. Örneğin, güney yarımkürede bahar mevsimi boyunca kaynağı Güney Afrika olduğu anlaşılan ve oldukça bulaşıcı olan Omicron varyantı gibi.

Bu çalışmalar ile birlikte bulaşma üzerindeki mevsimsel etkilerin bilimsel kanıtları daha güçlü hale geldi. Ancak yılın herhangi bir zamanında önemli ve bazen baskın olan risk faktörleri halen ortaya çıkabilir.

John Hopkins Üniversitesi’nden ve WMO COVID-19 Görev Ekibinin eş başkanı Ben Zaitchik “Meteoroloji ve sağlık hizmetleri için, COVID-19 mevsimselliğinin kanıtlarının, hastalığa hazırlık ve müdahale için potansiyel değeri vardır. Daha soğuk iklim bölgelerindeki soğuk mevsimlerde COVID-19 vaka sayıları ve vakaların ciddiyetindeki artışlara hazırlanmak gerekmektedir. Meteoroloji Servisleri bu mesajı iletmek ve sağlık kaynaklarının ve bilgilerinin dağıtımını planlamak için sağlık servisleri birlikte çalışabilir” dedi.

“Aynı zamanda, Görev Ekibimizin değerlendirmesi, mevsimsel kalıpların daha geniş risk profilleri bağlamında dikkate alınması gerektiği yönündedir. Herhangi bir zamanda yeni varyantların ortaya çıkma potansiyeli, mevsimsel etkinin davranışsal olarak aracılık etme olasılığı ve herhangi bir mevsimde yüksek pozitiflik oranlarının büyük bir risk oluşturduğu gerçeği göz önüne alındığında, ilgili yarım kürede yaz mevsiminin daha düşük bir risk dönemi olacağı varsayılamaz. COVID-19 risk azaltma politikalarının belirlenmesinde yerel ve küresel pozitiflik oranlarının durumunu, yeni varyantların varlığını, yerel aşılama oranlarını ve diğer tanımlanmayan iletim dinamikleriyle birlikte meteorolojik faktörler de birlikte değerlendirilmelidir” diyor Dr. Zaitchik.

Mevsimsel Faktörler Üzerine Yuvarlak Masa Toplantısı

Bu konu, Eylül 2021’de uzaktan erişim ile düzenlenen WMO COVID19 Görev Ekibinin, COVID-19 Pandemisinde Mevsimsel Faktörler Üzerine Yuvarlak Masa Toplantısında ele alındı.

earth_with_covid.jpg

Bir panelde (İngiltere Halk Sağlığından Dr. Gordon Nichols, Toronto Üniversitesi’nden Dr. David Fisman ve London School of Hygiene and Tropical Medicine’den Dr. Rachel Lowe) COVID-19 ve benzerlerinin mevsimselliği hakkındaki mevcut bilgiler gözden geçirildi. Solunum yolu viral hastalıkları ve operasyonel meteoroloji, epidemiyoloji ve sağlık uzmanlarından oluşan bir panelde de (Peru Jeofizik Enstitüsü’nden Dr. Ken Takahashi, Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi’nden Dr. Anca Brookshaw, Health Canada ve Johns Hopkins Üniversitesi’nden Dr. Elizabeth Lee), meteoroloji ve mevsimsellik hakkındaki bilgileri operasyonel COVID-19 risk modellerine entegre etme durumunu ve potansiyelini değerlendirdi.

Bu yuvarlak masa etkinliğinde tartışıldığı gibi, COVID-19 üzerindeki mevsimsel ve diğer iklimsel etkileri ortaya koyan değerlendirmede hem fırsat hem de risk var.

Meteorolojik etkinin kanıtlarıyla ilgili olarak, bir WMO COVID-19 Görev Ekibi üyesi ve ISGlobal, Barselona, ​​​​İspanya İklim ve Sağlık programı Başkanı Xavier Rodó, “bu noktada, tutarlı olanı tespit edebilir ve ölçebiliriz. Düşük sıcaklıkların ve düşük mutlak nemin farklı olduğu bölgelerde COVID-19 yayılmasını kolaylaştıran nedenler , yoğunluğa bağlı faktörler üzerinde durulabilir. Bu kolaylaştırılmış yayılma, diğer mevsimsel solunum virüslerinde olduğu gibi eşiğe bağlı bir şekilde çalışır. Bununla birlikte, bu bilgileri eyleme geçirilebilir erken uyarı sistemlerine dönüştürmek, WMO ve diğer kurumlar tarafından yapılacak olan uyumlu çabalar ve uluslararası işbirliğini gerektirecektir.”

Aynı zamanda dikkatli olmak için bir sebep daha var.

Aynı zamanda bir Görev Ekibi üyesi olan Dr. Lowe, gözlemlenen meteorolojik etkinin nispi büyüklüğü sorusuna dikkat çekiyor: “Dünya genelinde COVID-19 bulaşındaki varyasyonlar, sıcaklık ve mutlak nem gibi meteorolojik faktörlerle yalnızca minimum düzeyde açıklanabilir. Aşı kapsamı ve aşılama durumu, yeni varyantlar, hükümet müdahaleleri ve kişisel koruma önlemleri gibi diğer faktörler çok daha baskın bir rol oynamaktadır. Dr. Lowe’a göre, COVID-19’un mevsimsel doğası hakkında sağlam sonuçlar çıkarabilmemiz için daha uzun bir süre daha, daha fazla veriye ihtiyacımız olacak.

Görev Ekibi üyesi Dr. Takahashi, operasyonel meteorolojik hizmet sağlayıcıların bakış açısını dikkate alıyor ve “daha ​​güçlü bir bilimsel temele dayalı olarak, Ulusal Meteoroloji Servisleri, sağlık sektörü ile yakın bir şekilde çalışarak, pandemi ile mücadele için değerli bilgi ürünleri ve hizmetleri geliştirebilir ve bunları topluma sunabilir. Ancak meteorolojik, iklimsel veya çevresel etkiler, COVID ile ilgili rahatlatıcı kararlar almak için tek gerekçe olmamalıdır.”

Hiç şüphesiz, Mevsimsel hassasiyetlerin kültürel ve iklimsel olarak etkili olabileceğini anlamak da önemlidir: Ilıman iklim bölgesinde nispeten daha soğuk bir mevsim koşulları, daha fazla açık hava etkinliğine ve daha fazla havalandırmaya olanak tanıyarak bulaşma riskini potansiyel olarak azaltabilirken, daha soğuk bir iklimde soğuk bir mevsim insanları kapalı mekanlara ve daha kötü havalandırılan alanlara itebilir ve riski arttırabilir. Veya başka bir örnek vermek gerekirse, 2020 Noel tatillerinden sonra gözlemlendiği gibi artan seyahat ve büyük toplantılarla ilişkili tatiller, bazı güney yarımküre ülkelerinde sıcak mevsimde gerçekleşse bile COVID-19 artışı için önemli riskler oluşturabilir.

TMMOB

METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

KAYNAK: WMO

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram