WMO: ORMAN YANGINLARININ HAVA KALİTESİ VE İKLİM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

tarafından gönderildi

WMO Hava Kalitesi ve İklim Bülteninde, Orman Yangınlarının etkisi vurgulandı

Kirlilik ve iklim değişikliğinden kaynaklanan “iklim cezası” riski artıyor.

Sıcak hava dalgalarının sıklığı, yoğunluğu ve süresinde beklenen artış ve buna bağlı olarak bu yüzyılda gerçekleşen orman yangınlarındaki artış, hava kalitesini kötüleştirerek insan sağlığına ve ekosistemlere ciddi zarar verebilir. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) yeni raporuna göre, kirlilik ve iklim değişikliği arasındaki etkileşim yüz milyonlarca insan için ek bir “iklim cezası” riskini de beraberinde getirecek.

WMO Yıllık Hava Kalitesi ve İklim Bülteni, hava kalitesinin durumu ve iklim değişikliği ile yakın bağlantıları hakkında raporları içeriyor. Aynı zamanda yüksek ve düşük sera gazı emisyonu senaryoları altında bir dizi olası hava kalitesi sonucunu da araştırıyor.

WMO Hava Kalitesi ve İklim Bülteni 2022, özellikle 2021’deki orman yangınlarının kaynaklanan dumanların etkisine odaklanıyor. 2020’de olduğu gibi, sıcak ve kuru koşullar, orman yangınlarının Kuzey Amerika’nın batısı ve Sibirya’da yayılmasını şiddetlendirdi. Bu yangınlardan kaynaklanan küçük partiküllerin (PM2.5) sağlığa zararlı düzeylerde yaygın artışlarına neden oldu.

WMO Genel Sekreteri Prof. Petteri Taalas, “Dünya ısındıkça, düşük emisyon senaryosu altında bile orman yangınlarının ve buna bağlı hava kirliliğinin artması bekleniyor. İnsan sağlığına etkilerine ek olarak, hava kirleticileri atmosferden Dünya yüzeyine yayıldığı için ekosistemleri de aynı şekilde etkileyecektir” diyor.

Prof. Taalas, “Bu durumu bu yıl içinde kararlı yüksek atmosferik koşulların, güneş ışığının ve düşük rüzgar hızlarının yüksek kirlilik seviyelerine elverişli olduğu Avrupa ve Çin’deki sıcak hava dalgalarında gördük” dedi.

“Bu geleceğin bir ön tanıtımı, çünkü “iklim cezası” olarak tanımlayacağımız sıcak hava dalgalarının sıklığı, yoğunluğu ve süresinde daha da kötü hava kalitesine yol açabilecek şekilde bir artış bekliyoruz.

“İklim cezası”, özellikle, insanların soluduğu havayı olumsuz yönde etkileyen, yer seviyesindeki ozon seviyesi üzerindeki iklim değişikliği amplifikasyon etkisini ifade eder. Öngörülen en güçlü iklim cezasına uğrayacak bölgeler – özellikle Asya’da – dünya nüfusunun kabaca dörtte birine ev sahipliği yapıyor. İklim değişikliği, yüzeydeki ozon kirliliği olaylarını şiddetlendirebilir ve yüz milyonlarca insan için zararlı sağlık etkilerine yol açabilir.

Hava Kalitesi ve İklim Bülteni ve buna eşlik eden atmosferik birikime ilişkin bir animasyon, 7 Eylül’de mavi gökyüzü için Uluslararası Temiz Hava Günü öncesinde yayınlandı. BM Çevre Programı’nın öncülük ettiği bu yılki etkinliğin teması, hava kirliliğinin sınır ötesi doğasına odaklanan ve toplu eylem ihtiyacını vurgulayan “Paylaştığımız Hava” oldu.

Bülten, WMO’nun hava kalitesini ve sera gazı konsantrasyonlarını izleyen ve böylece iklim değişikliğini sınırlamak ve hava kalitesini iyileştirmek için tasarlanan politikaların etkinliğini ölçen, ” Küresel Atmosfer İzleme ” ağındaki uzmanların görüşlerine dayanmaktadır.

Hava kalitesi ve iklim birbiri ile doğrudan bağlantılıdır. Çünkü hava kalitesinde bozulmaya yol açan kimyasal etmenler normalde sera gazlarıyla birlikte yayılır. Bu nedenle, birindeki değişiklikler kaçınılmaz olarak diğerinde de değişikliklere neden olur. Fosil yakıtların yanması (büyük bir karbondioksit (CO2) kaynağı) ayrıca güneş ışığı ile reaksiyona girerek ozon ve nitrat aerosollerinin oluşumuna yol açabilen nitrojen oksit (NO) yayar.

Hava kalitesi de atmosferik birikim yoluyla ekosistemlerin sağlığını etkiler (hava kirleticileri atmosferden Dünya yüzeyine yayılır). Azot, kükürt ve ozon birikimi, temiz su, biyolojik çeşitlilik ve karbon depolama gibi doğal ekosistemler tarafından sağlanan hizmetleri olumsuz etkileyebilir ve tarımsal sistemlerde mahsul verimini doğrudan etkileyebilir.

2021’deki orman yangınları

Avrupa Birliği’nin Copernicus Atmosfer İzleme Hizmeti, küresel partikül maddeyi de ölçmektedir. PM2.5 (yani 2.5 mikrometre veya daha küçük çaplı partikül madde), uzun süre solunması halinde ciddi bir sağlık tehlikesi oluşturur. PM 2.5 kaynakları arasında fosil yakıt yanmasından kaynaklanan emisyonlar, orman yangınları ve rüzgarla savrulan çöl tozu bulunur.

Yoğun orman yangınları, Temmuz ve Ağustos 2021’de Sibirya ve Kanada’da ve ABD’nin batısında anormal derecede yüksek PM2.5 konsantrasyonlarına neden oldu. Doğu Sibirya’daki PM2.5 konsantrasyonları, esas olarak artan yüksek sıcaklıklar ve kuru toprak koşulları nedeniyle daha önce hiç gözlemlenmemiş seviyelere ulaştı.

Batı Kuzey Amerika’daki yıllık toplam tahmini emisyonlar, 2003 ila 2021 döneminin ilk beş yılı arasında yer aldı. Aynı şekilde PM2.5 konsantrasyonları Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen sınırların çok üzerinde ölçüldü.

Küresel ölçekte, yıllık toplam yanan alanla ilgili gözlemler, savanlarda ve çayırlarda azalan yangın sayısının bir sonucu olarak son yirmi yılda düşüş eğilimi göstermektedir (2021 WMO Aerosol Bülteni). Bununla birlikte, kıta ölçeğinde, Kuzey Amerika, Amazon ve Avustralya’nın bazı bölgeleri de dahil olmak üzere bazı bölgelerde artan eğilimler yaşanıyor.

Gelecek senaryoları

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Altıncı Değerlendirme Raporu (AR6), 21. yüzyılda sıcaklıklar arttıkça hava kalitesinin değişimine ilişkin senaryolar içermektedir. 2017’de orta Şili’de, 2019’da Avustralya’da, 2020 ve 2021’de Amerika Birleşik Devletleri’nin batısında gözlemlenenler gibi, yıkıcı orman yangını olaylarının olasılığının, bu yüzyılın sonuna kadar yüksek emisyon senaryosuna göre %40-60 oranında, düşük emisyon senaryosuna göre de %30-50 oranında artacağını değerlendirmiştir.

Sera gazı emisyonları yüksek kalırsa ve küresel sıcaklıklar 21. yüzyılın ikinci yarısında sanayi öncesi seviyelerinden 3°C daha yükselirse, yüzey ozon seviyelerinin de özellikle Asya’da, yoğun kirli bölgelerde daha da artması bekleniyor. Pakistan, Hindistan’ın kuzeyi ve Bangladeş’te %20, doğu Çin’de %10’luk bir artış da dahildir.

Ozon artışının çoğu, fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan emisyonlardaki artıştan kaynaklanacak, ancak bu artışın kabaca beşte biri, büyük olasılıkla hava kirliliği olaylarını artıran artan sıcak hava dalgaları yoluyla gerçekleşen iklim değişikliğinden de kaynaklanabilecektir. Bu nedenle, iklim değişikliği nedeniyle giderek yaygınlaşan sıcak hava dalgalarının hava kalitesinde bozulmaya yol açmaya devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Dünya çapında bir karbon nötrlüğü emisyonu senaryosu, gelecekte aşırı ozon hava kirliliği olaylarının oluşumunu sınırlayacaktır. Bunun nedeni, fosil yakıtların (karbon bazlı) yanmasını ortadan kaldırarak iklim değişikliğini azaltma çabalarının, insan kaynaklı ozon gazlarının (özellikle nitrojen oksitler (NOx), Uçucu Organik Bileşikler ve metan) emisyonlarının çoğunu da ortadan kaldıracak olmasıdır.

Genellikle aerosoller olarak adlandırılan partikül madde, atmosferi soğutabilen veya ısıtabilen karmaşık özelliklere sahiptir. Yüksek aerosol miktarları – ve dolayısıyla düşük hava kalitesi – güneş ışığını uzaya geri yansıtarak veya atmosferdeki güneş ışığını emerek asla yere ulaşmayacak şekilde de atmosferi soğutabilir.

Ortalama küresel yüzey sıcaklığı 19. yüzyılın (1850-1900) ortalama sıcaklığının 3,0 °C üzerine çıkarsa, 21. Yüzyılın sonlarında (2055-2081) sadece iklim değişikliği nedeniyle yüzey ozon seviyelerinde öngörülen değişiklikler.

IPCC, düşük karbon senaryosunun, sıcaklık düşüşlerinden önce küçük, kısa vadeli bir ısınma ile ilişkilendirileceğini öne sürüyor. Bunun nedeni, aerosol partiküllerini azaltmanın etkileri, yani uzaya daha az yansıyan güneş ışığının ilk hissedilmesi, karbondioksit emisyonlarındaki azalmaya tepki olarak sıcaklık stabilizasyonunun daha uzun sürmesidir. Bununla birlikte, doğal aerosol emisyonlarının (örneğin, toz, orman yangını dumanı) daha sıcak, daha kuru bir ortamda çölleşme ve kuraklık koşulları nedeniyle artması muhtemeldir ve aerosollerdeki azalmaların insan faaliyetleriyle ilgili bazı etkilerini ortadan kaldırabilir.

Düşük karbon emisyonu senaryosunu takip eden bir gelecek dünyası, atmosferden ekosistemlere zarar verebilecekleri azot ve kükürt bileşiklerinin Dünya yüzeyinde azaltılmış birikiminden de faydalanacaktır. Hava kalitesi ve ekosistem sağlığının gelecekte önerilen emisyon azaltımlarına tepkisi, iklim değişikliğini sınırlamak ve hava kalitesini iyileştirmek için tasarlanan politikaların etkinliğini ölçebilen, dünya çapındaki WMO istasyonları tarafından izlenecektir. Bu nedenle WMO, etkileri izlemek ve azaltmak için Dünya Sağlık Örgütü ve AB’nin Copernicus Atmosferik İzleme Hizmeti dahil olmak üzere çok çeşitli ortaklarla çalışmaya devam edecektir.

TMMOB

METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

KAYNAK : WMO

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram